"Bir Devlet ki! Gümrük işlerini, vergilerini, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alı konulmuştur. Böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denemez."

Türkiye'nin Serbest Ticaret Anlaşmaları

Tarih: 16.05.2012 11:15:00 - Görüntülenme: 1028

Başka bir ifadeyle Türkiye, sadece Avrupa Birliği’nin STA müzakereleri yürüttüğü ülkelerle STA imzalayabilmektedir.



Bilindiği üzere, Gümrük Birliği taraflar arasındaki ticarette mevcut gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamalarıyla, her türlü eş etkili tedbirin kaldırıldığı ve ayrıca birlik dışında kalan üçüncü ülkelere yönelik olarak da, ortak gümrük tarifesinin uygulandığı bir ekonomik entegrasyon modelidir. Gümrük birliğinde malların serbest dolaşımı esastır. Bu çerçevede, taraflarca ortak ticaret politikaları ile ortak rekabet kurallarının geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Serbest ticaret anlaşmalarında ise taraflar arasındaki ticarette malların tercihli rejimden yararlanmaları menşe kurallarına göre olmaktadır. Ayrıca, serbest ticaret anlaşmalarında ortak ticaret politikaları ve ortak rekabet kuralları uygulama zorunluluğu bulunmadığı gibi, taraflar üçüncü ülkelere karşı kendi gümrük tarifelerini uygulamaktadırlar.



 



     Bu çerçevede, STA’lar, komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretimizin geliştirilmesi; ihracatçılarımızın dış pazarlarda, başta AB ülkelerinin müteşebbisleri olmak üzere rakipleri ile eşit şartlarda rekabet edebilmesinin temini; karşılıklı yatırımların artırılması ve müşterek teşebbüslerle ülkemizin uluslararası rekabet gücünün artırılması bakımından önem taşımaktadır. Bu kapsamda, ülkemizin AB tarafından imzalanmış STA’ların içeriğini aynen kabul etme yükümlülüğü bulunmamakta olup, gerçekleştirilen müzakerelerde sanayi ve ticaret politikası önceliklerimiz ile ülkemiz hassasiyetleri göz önüne alınmaktadır.



    Bugüne kadar, AB üyelikleri nedeniyle STA’ları feshedilen 10 adet Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesi hariç, 18 ülke ile STA imzalanmıştır (EFTA, İsrail, Makedonya, Hırvatistan, Bosna ve Hersek, Filistin, Tunus, Fas, Suriye, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili, Ürdün, Lübnan ve Morityus). Söz konusu STA’lardan, Lübnan ve Morityus ile imzalanan Anlaşmalar dışındaki STA’lar halihazırda yürürlükte bulunmakta olup, Lübnan ve Morityus Anlaşmaları taraflarca iç onay sürecinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecektir. Ayrıca, Güney Kore Anlaşmasının müzakereleri tamamlanmış olup; metin parafe edilmiştir.



 



     Halihazırda, STA müzakereleri yürütülen veya müzakerelere başlanması yönünde girişim yapılan 17 ülke (Ukrayna, Libya, Seyşeller, Kamerun, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Cezayir, Meksika, Malezya, Ekvator, Moldova, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kolombiya, Faroe Adaları, Endonezya, Peru, Hindistan ve Kanada) ve 5 ülke grubu (Körfez İşbirliği Konseyi, MERCOSUR, ASEAN, Orta Amerika Topluluğu, CARIFORUM) bulunmaktadır.



 



    Ülkemiz, AB’nin tercihli rejimlerini üstlenme konusunda büyük gayret sarf etmektedir. Bu süreç, Türkiye-AB Gümrük Birliği kapsamındaki yükümlülüğün yerine getirilmesi açısından önem arz ettiği gibi, yüksek koruma oranları ile kendi pazarlarını koruyan ülkelere ülkemizin düşük seviyelerde olan Topluluk Ortak Gümrük Tarifesi uygulaması nedeniyle sağladığı tek yanlı avantajı, STA’lar kapsamında pazar açılımı suretiyle karşılıklı hale getirmek açısından da son derece önemlidir. AB ile STA’sı olup da halen Türkiye ile STA imzalamamış başlıca ülkeler Meksika, Güney Afrika Cumhuriyeti, Cezayir’dir. Konuya dair ısrarlı girişimlerimiz devam etmektedir.



 



      STA’ların sağladığı pazara giriş imkânları değerlendirildiğinde, istatistikler, STA ülkeleri ile dış ticaret hacmi artış oranımızın genel dış ticaretimizin hacminin artış oranından daha yüksek olduğunu göstermektedir. 2000-2010 döneminde, genel ticaret hacmimizdeki artış oranı %264 olurken, STA ülkeleri ile ticaret hacmimizin artış oranı %327 olarak gerçekleştirilmiştir. Böylece, STA ülkeleriyle ticaret hacmimiz 2000 yılında 4,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2010 yılında 21 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.



 



    STA’ların ihracat ve ithalat rakamlarındaki sonuçları incelendiğinde, 2000-2010 döneminde, genel ihracat artış oranımız %310 iken STA ülkelerine ihracatımızın artış oranının %468 olduğunu görmekteyiz. Böylece, anılan ülkelere ihracatımız 2000 yılındaki 2,1 milyar dolar seviyesinden, 2010 yılında 11 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Diğer taraftan, aynı dönem için, genel ithalat artış oranımız %240 olarak gerçekleşirken, STA ülkelerinden ithalatımızın artış oranı %215 olmuştur. Böylece, anılan ülkelerden ithalatımız 2000 yılındaki 2,7 milyar dolar seviyesinden, 2010 yılında 8,4 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.



 



   Bu çerçevede, 2009-2010 verileri incelendiğinde, en fazla ihracat artışının Hırvatistan, Filistin, İsrail ve Suriye’ye olduğu görülmektedir. 2010 yılı ihracatımızdaki ilk kırk ülke içerisinde STA imzaladığımız 7 ülke (Mısır, EFTA, Suriye, Fas, Tunus, Lübnan ve Gürcistan) bulunmaktadır.



 



    STA’ların, ülkemizin lokomotif hizmet sektörlerinden olan yurtdışı müteahhitlik hizmetleri açısından pazar yaratıcı etkileri gözlenmekte, benzer şekilde, bu ülkelerdeki yatırımları da tetiklediği görülmektedir. Bu alanda yapılan çalışmalar ortaya koymaktadır ki; bu tür bölgesel entegrasyonlar, ölçek ekonomilerine yol açarak maliyet düşüşü ve kaynak verimliliği sağlamakta, dışa açık rekabetçi bir ekonomik altyapının tesisi suretiyle ülkenin uluslararası rekabet gücünü artırmakta, milli geliri, toplumsal refahı yükseltmektedir. Ayrıca karşılıklı yatırımların artırılması yönünde daha uygun bir ortamın tesisini sağlamaktadır.



 



    Sonuç olarak, daha önce imzaladığımız anlaşmalar da somut olarak ortaya koymaktadır ki; tarife indirimleri ile “derin entegrasyon” olarak tabir edilen menşe kuralları, yatırımlar, fikri mülkiyet hakları gibi alanlarda yakınsama sağlayan bu anlaşmalar sonucu ülkelerin üretim, dış ticaret ve refah düzeyi üzerinde ciddi ölçüde pozitif etkiler oluşmaktadır.



 



    Son olarak, genel siyaset perspektifinden bakıldığında; ülkemizin STA akdettiği ülkeler ile sadece ticari ve ekonomik ilişkilerinin değil, aynı zamanda siyasi ilişkilerinin de daha istikrarlı bir yapıya kavuştuğu dikkat çekicidir. STA akdedilmesi sonrasında, STA’ya taraf ülkeler arasında oluşturulan Ortaklık Konseyi ve Ortaklık Komitesinin, en üst seviyede siyasi ve bürokratik temsilcileri bir araya getirerek karşılıklı olarak yeni işbirliği imkanlarının gözden geçirilmesine fırsat verdiği, STA’lar sayesinde ülkelerin birbirlerinin ekonomik ve ticari potansiyelleri konusundaki farkındalıklarının arttığı ve iş adamları arasındaki karşılıklı anlayışın geliştiği bunun sonucunda da ilgili ülkelerle dostluk bağlarının daha da pekiştiği izlenmektedir.



 



Özetle STA’lar; 






    • ihracatçılarımızın başta çevre ve komşu ülkeler olmak üzere, hedef pazarlara giriş imkanlarının artırılmasını; Batı Avrupa pazarlarına olan bağımlılığının azaltılmasını;

    • ihracatçılarımızın üçüncü ülke pazarlarında, başta AB ülkelerinin müteşebbisleri olmak üzere, rakipleri ile eşit şartlara sahip olmasını;

    • ihracatımızın, tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılması suretiyle, ürün bazında çeşitlendirilmesini ve miktar bazında artırılmasını;

    • tanınan tercihler sayesinde, STA ülkelerinin ara malı ve nihai mamullerini ülkemizden tedarik etmelerinin temin edilmesini;

    • dışa açık rekabetçi bir altyapının tesis ile ülke ekonomisinin uluslararası rekabet gücünün artmasını;

    • iç pazarda durgunluk yaşandığında söz konusu durgunluğun ekonomi üzerindeki etkilerinin azaltılmasını;

    • mal ticaretinin yanı sıra hizmet ticaretinde de pazara giriş imkânlarının sağlanmasını;

    • sanayicimize ucuz girdi teminini;

    • Türkiye’nin tercihli ticaret imkânlarından yararlanmak isteyen doğrudan yabancı sermayeli yatırımların artmasını saglamaktadir.





 




  • Kynk:E.B.K.


Son Yüklenen Diğer Haberler