I.GİRİŞ
Bilindiği
üzere, “Yatırım Ortamının İyileştirilme Koordinasyon Kurulu, Dış Ticaret Ve
Gümrükler Teknik Komitesi” tarafından 2015-2016 yıllarını kapsayan eylem
planlarının bir bölümünü “Gümrük Kanunundaki para cezalarının günümüz ekonomik
koşullarına göre güncellenmesi” hususu oluşturmaktaydı. Söz konusu komite
çalışmalarının yansımalarını hayata geçirmek adına Adalet Ve Kalkınma Partisi
tarafından TBMM Grup Başkanlığına verilen 23.09.2019 tarih ve 77 sayılı teklif
önergesi kabul edilerek önce komisyonlarda görüşülmüş, daha sonra genel kurulda
kabul edilmiş ve nihayetinde 07.11.2019 tarih ve 30941 sayılı resmi gazetede
“Gümrük Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun – 7190”
başlığı altında yayımlanarak yasalaşmıştır.
Diğer
yönden AB ile ülkemiz arasında ihdas edilen 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı
hükümleri uyarınca ve Avrupa Birliği (AB) üyeliğine yönelik müktesebat uyumu
çerçevesinde Birlik Gümrük Kodu hükümlerine uyma zorunluluğumuz bulunmaktadır.
Avrupa Birliği’nin yeni gümrük kanunu "Birlik Gümrük Kodu”, 1 Mayıs 2016
tarihi itibariyle AB’de yürürlüğe girmiş; 1 Aralık 2020 tarihine kadar bir
geçiş dönemi belirlenmiştir. Türkiye olarak bizim de gerek Gümrük Birliği;
gerekse AB’ye üyelik sürecindeki yükümlülüklerimiz gereği söz konusu tarihe
kadar yeni gümrük kanununu mevzuatımıza aktarmamız gerekmektedir. Kamu oyunda
oluşan yanlış bir algıyı bertaraf etmek adına (Bu değişikliklerle, “Yeni
Gümrük Kanunu” rafa mı kaldırıldı yorumları bakımından), yapılan kanun
değişikliğinin, Avrupa Birliği (AB) üyeliğine yönelik müktesebat uyum
çalışmalarından bağımsız olarak ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir.
Bu
yazımızda, kanun değişikliğinin hangi hususları ihtiva ettiği, suç ve ceza
denklemine dış ticaret erbabı ile hassaten Gümrük Müşavirleri zaviyesinden
nasıl bakıldığı hususları değerlendirilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: Gümrük Kanunu-Cezalar-Yatırım
Ortamının iyileştirilmesi-Kanun Teklifi-Suç Ve Ceza.
II. Değişikliklerin Muhtevası
Mezkûr kanun
değişikliğinin çıkış noktası her ne kadar ceza miktarları ve pişmanlık hükümlerinin
günümüz ekonomik koşullarına göre güncellenmesi olsa da bunun yanında farklı hususları
da ihtiva ettiği görülmektedir. Söz konusu değişikliğe mazhar olan konuları
maddeleştirmek suretiyle aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:
1-
Transit rejimine tabi tutulan eşyanın, geçici
depolama yerinde gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması için
kalabileceği sürenin hesaplanmasında, süre başlangıcının ne olacağına dair yaşanan
tereddütler bertaraf edilmiştir. Madde metnine eklenen “varış gümrük
idaresine sunulan serbest dolaşımda olmayan eşyaya” ibaresiyle ilgili
süre başlangıcı netleştirilmiştir.
2-
Transit rejiminde, gümrük yükümlülüğü doğması
durumunda asıl sorumlu, transit rejimine tabi tutulan eşya ile ilgili olarak
gümrük idaresine karşı mali olarak sorumlu olacaktır. Bununla birlikte
kaçakçılıkla mücadele kanununa göre işlem yapıldığı hallerde, asıl sorumlunun
sorumluluğunun belirlenmesinde fiilin işlenmesinde dahlinin bulunup bulunmadığı
hususu dikkate alınacaktır. Böylelikle illiyet bağı olmayan kişilerin &
kurumların kaçakçılık kovuşturmasına dahil edilmesi uygulamalarının önü
alınabilecektir.
3-
Gümrük vergilerinden muaf olarak serbest dolaşıma
sokulacak eşyadaki istisnalar kapsamı, Savunma Sanayi Başkanlığını da içine
alacak şekilde genişletilmiştir.
4-
Madde metninde tasfiye edileceği net olarak yazmakla
birlikte; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun “Tasfiye Edilecek Eşyaya İlişkin İşlemler”
başlıklı 177.maddesinde yer almayan madde & fıkra numaraları mezkûr maddeye
derç edilmiştir. Dolayısıyla, tasfiye
edilecek eşyaya ilişkin çerçeve daha da belirgin hale kavuşturulmuştur.
5-
Tasfiyelik hale gelen eşyanın, sahibince alınarak
gümrük işlemlerine devam etmesini sağlayan düzenlemenin kapsamı genişletilmiş
ve daha önce bir kez yararlanılabilen bu uygulamadan yaptırım oranı artırılmak
suretiyle (Aşama skalasına göre %1, %3, %10 gibi) daha fazla yararlanma imkânı
sağlanmıştır. Ayrıca söz konusu kolaylıktan yararlandırılmayacak eşyalar
hususunda ilave düzenlemeler yapılarak uygulamada karşılaşılan sorunların
giderilmesi amaçlanmıştır.
6-
5607 sayılı kanun ve 4458 sayılı kanun uyarınca
tasfiyelik hale gelen ve yapılan tasfiye sonucu emanete alınan tutarların
iadesi için eşya sahiplerinin 1-yıl içinde talepte bulunabilmesine yönelik
düzenleme yapılmıştır.
7-
Gümrük idarelerine verilecek teminatların %20
fazlasıyla hesaplanması uygulaması kaldırılmıştır. Teminat miktarı, hesaplanan
vergiler ve diğer amme alacakları tutarı üzerinden alınması hükmü getirilmiştir
(Teminat Hesaplaması, gümrük vergilerinin ve diğer amme alacaklarının, %120
olarak değil; %100 olarak yapılacaktır).
8-
Yükümlüler tarafından fazla alınma gerekçesiyle geri
verme talebinde bulunulan gümrük vergileri ve buna ilişkin ödenen gecikme zammı
ve gecikme faizi taleplerine, geri verme tutarı üzerinden tecil faizi ödemesine
ilişkin hüküm getirilmiştir. Böylelikle gümrük vergilerinin geri verilmesinde
herhangi bir sebeple gecikmeler yaşanması durumunda gümrük idaresi tarafından
faiz ödeneceği hükme bağlanmıştır.
9-
Gümrük Müşavir Yardımcısı olabilmek için aranacak
şartlara, “Terörle Mücadele Kanunu” tahtında adli sicil hususlarında ilaveler
yapılmıştır.
10-
Gümrük İdaresi tarafından yükümlüye yazı ile yanlış
izahat verilmesi halinde idari para cezası ve faiz uygulanmayacağı hususu hükme
bağlanmıştır.
11-
Dahilde İşleme Rejimi, Gümrük Kontrolü Altında İşleme
Rejimi ve Tam Muafiyet Suretiyle Geçici İthalat Rejimi hükümlerine tabi eşyaya
ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra
kontrol sonucunda; vergi farkı bulunması halinde cezaların yarısı
uygulanır hükmü yerine “vergi farkının yarısı uygulanır” hükmü
getirilmek suretiyle cezaların yıkıcı etkisi, hafifletilmiştir.
12-
Vergi farkına yol açan beyana ilişkin aykırılıkların,
gümrük idaresi tarafından tespit edilmesinden önce, beyan sahibince
bildirilmesi durumunda söz konusu cezalara uygulanacak ceza oranı %15’den, %10’a
çekilmiştir.
13-
Serbest Dolaşıma Giriş işleminde, beyan ile yapılan
muayene neticesinde eşyanın ithali lisansa, şarta, ön izne bağlı olduğu ortaya
konulduğunda uygulanmakta olan ağır cezalar, yükümlü tarafından belge alınabilmesi
veya eşyanın uygunluğu kanıtlanması şartıyla kaldırılmış; bu gibi durumlarda sadece
usulsüzlük cezasının verileceğine hükmedilmiştir.
14-
Eşyanın ihracı belli kurumların iznine tabi olduğu
halde uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi değilmiş gibi beyan edilen
durumlarda uygulanmakta olan idari para cezası eşyanın gümrüklenmiş değerinin
onda biri kadar olacaktır. Bu müeyyide değişiklikten önce eşyanın gümrüklenmiş
değeri kadar uygulanıyordu.
15-
İthali kanunla yasaklanmış bir eşya için idari yaptırım
uygulanması halinde, ilgili maddedeki cezaların ödenmesi akabinde söz konusu
eşya, yükümlüsünce talep edilmesi halinde mahrecine iade veya ilgili kurumca
uygun bulunması halinde üçüncü bir ülkeye transit edilebilecektir. Daha önceden
ise bu gibi durumlarda cezaları alınmakla birlikte ayrıca eşyaya el konuluyor
ve eşyanın mülkiyeti kamuya geçiriliyordu.
16-
Transit Rejimi hükümleri kapsamında uygulanan
yaptırımlar yeni eklenen fıkralarla cezaların mahiyetine göre yeniden
belirlenmiştir.
a.
Farklı çıkan eşyanın gümrük vergileri toplamının
beyan edilen eşyanın gümrük vergileri toplamından fazla olması durumunda farklı
çıkan eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin iki katı idari para cezası verilir.
b.
Farklı çıkan eşyanın beyan edilen eşyadan farklı
şekilde, ithalinin lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların
vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olması durumunda farklı çıkan
eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idari para cezası verilir.
c.
Beyana göre eksik olduğunun tespit edilmesi hâlinde,
eksik çıkan eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin alınmasının yanı sıra eşyanın
gümrük vergilerinin iki katı idari para cezası verilir.
d.
Beyana göre fazla olduğunun tespit edilmesi hâlinde,
fazla çıkan eşyanın gümrük vergileri kadar idari para cezası verilir ve fazla
çıkan eşya 177 ila 180 inci madde hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulur.
17-
Antrepo Rejimi hükümleri kapsamında beyana göre
belirgin şekilde farklı cinste eşya çıkması halinde, ikili bir ayrıma
gidilmiştir.
a.
Farklı çıkan eşyanın gümrük
vergileri toplamının beyan edilen eşyanın gümrük vergileri toplamından fazla
olması durumunda farklı çıkan eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin iki
katı;
b.
Farklı çıkan eşyanın beyan edilen
eşyadan farklı şekilde, ithalinin lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli
kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olması durumunda eşyanın
gümrüklenmiş değerinin iki katı;
idari
para cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
18-
Yasak veya izne tabi eşyanın izinsiz ithalinde veya
ihracında uygulanan yaptırımları konu alan 235. maddeye kendiliğinden bildirim
imkanı getirilmiş olup, bu çerçevede yapılan kendiliğinden bildirimlerde
cezaların %10'u uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
19-
Dahilde İşleme Ve Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimine
ilişkin hükümler ihlal edilmekle birlikte, eşyanın halen yükümlünün tesisinde
bulunması halinde, vergilerin 2 katı olan ceza, vergilerin bir katına
indirilmekte, ancak cezaya gecikme faizi de eklenmektedir. Bununla birlikte bu
eşya için yapılacak tebligat tarihinden itibaren 60 gün içinde gümrükçe
onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde, ayrıca
gümrük vergileri tutarında ceza verilecektir.
20-
Yazılı olarak talep edilen bilgi ve belgelerin
sunulmaması halinde 4 kat olan usulsüzlük cezası 8 kata yükseltilmiştir.
21-
Kanunun 244 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkralarında yapılan değişiklikle, uzlaşma hakkının
kullanılmasına ilişkin hükümler genişletilmiş, ve net olmayan süre meselesi açıklığa kavuşturulmuştur.
a.
Bilindiği üzere, itiraza başvurulması halinde
uzlaşma hakkı kaybedilmekteydi. Yapılan değişiklikle, itiraza başvurulmakla
beraber, itiraz henüz sonuçlanmadığı hallerde de (15 günlük itiraz süresi
aşılmamak koşuluyla) uzlaşmaya başvurabilme imkânı getirilmiştir.
b.
Gümrük idaresi tarafından tespit edilmesinden
önce beyan sahibi tarafından bildirilen farklılıklara ilişkin tebliğ edilen
gümrük vergileri alacakları uzlaşmaya konu olabilecektir.
c.
Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi hâlinde
süre kaldığı yerden işlemeye başlar, ancak sürenin bitimine beş günden az
kalmış olması hâlinde süre beş güne tamamlanır. Hükmü getirilmek suretiyle hem
3 günlük süre 5 güne çıkarılmış hem de (e) takısı ile muğlak ifade netleştirilmiştir.
22-
Gümrük Müşavirleri ve Gümrük Müşavir Yardımcılarının
izin belgelerinin:
a.
Bakanlık Müfettişleri Ve Gümrük Ve Dış Ticaret Bölge
Müdürleri Tarafından Gerek Görülmesi Halinde Tedbir Mahiyetinde Geçici Olarak
Alınacağı, (Bu Hüküm Daha Önceden Şu Şekildeydi: Gümrük Müfettişleri, Gümrük
Müfettiş Yardımcıları, Kontrolörler, Stajyer Kontrolörler Ve Gümrük Ve Muhafaza
Başmüdürleri)
b.
3713 sayılı kanun (Terörle Mücadele Kanunu)
kapsamında haklarında kovuşturma başlatılanların izin belgeleri kovuşturma
sonuçlanıncaya kadar tedbiren geri alınacağı,
Hükme
bağlanmıştır.
III. Suç Ve Ceza Arasındaki Makas
Daraltılmıştır “Yetmez Ama Evet”.
Makalemize konu kanun değişikliğinin, dış ticaret
paydaşları nazarında “Yetmez Ama Evet” sloganıyla karşılandığını
söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. Her şeyden önce Dış Ticaret Ve Gümrükler Teknik Komitesinin taraflarla yaptığı
çalıştayların ve çalışmaların yansıması olarak kanun değişikliğinin yapılması bakanlığımızın
paydaşlardan gelen yapıcı teklifleri günümüz
ekonomik koşullarına göre güncellenmesi ve yasalaşmasını sağlaması
istişareye ve ortak akla verilen önemim tezahürü bakımından dikkate şayandır. Sadece
bu bakış açısının bile ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak izahtan varestedir. Değişikliğe genel
manada bakıldığında pişmanlık ve uzlaşma gibi hükümlerin genişletilmesi ile suç
ile ceza arasındaki makasın daralması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Gümrükle muhatap olan tüm tarafların özellikle cezaların
potansiyel muhatabı olan gümrük müşavirleri ile ticaret erbabının cezaların ağırlığı
noktasında hem fikir olduğu; yıkıcı etkilerinin muhataplara ilgili
platformlarda defaatle anlatıldığı bilinmektedir. Ceza hükümlerinin, “Suç Ve
Cezada Orantı” temel prensiplerine uygun olarak, yıkıcı olmaktan ziyade
caydırıcı ve ıslah edici olması amaca hizmet açısından da ziyadesiyle önemli
olduğu tasavvur edilmektedir
III. Son Söz Olarak:
Son tahlilde, tüm paydaşların ve ortak aklın süzgecinden geçirilerek
maddeleşen değişikliklerin büyük resmin tamamlanmasına kifayet etmediği
vakıadır. Gümrük Kanunu’nda, kasıt unsurunun aranmaması, suç ile suçlu arasında
illiyet bağının ortaya konulmadan peşin hükümle yaptırım uygulanması, bırakın
yargılamayı soruşturma süreci dahi tamamlanmadan hak mahrumiyeti doğuracak tedbirlerin
uygulanması, kişinin sorumluluğu olmayan hususlarda dahi sorumluyla aynı
yaptırım maddesinde mütalaa edilmesi, yaptığı hatayı fark edip nedamet gösterenlerin
(daha hafif bir yaptırım uygulansa bile) cezalandırılması gibi hususların hala
gümrük kanunumuzun maddeleri arasında önemli bir yere sahip olduğu hususu göz
önünde bulundurulduğunda, yeni yapılan düzenlemelerin bu meyandaki eleştirilere
kalkan olamayacağı açıktır.
Ezcümle, Gümrük Kanunumuzun her şeyden önce, “Suç ile Hata”
arasındaki farkı birbirinden ayıracak, suçluya anasından emdiği sütü burnundan
getirecek cezayı tatbik ettirmekle birlikte; suçsuzu tereyağından kıl çeker
gibi olay örgüsünden sıyırıp alacak, sakız gibi her tarafa çekilmeyen açık ve
net ifadelerle örülmüş hükümler ihtiva eden maddelere ihtiyacı vardır. Tüm
paydaşların yaptırım özelindeki beklentisi, suça bilerek, isteyerek kasıtlı
şekilde iştirak edenlerin muhatap edilmesi; suçtan bihaber olmakla beraber mevzuat
gereği işlemin bir tarafında mecburen bulunmak zorunda olan kişilerin
yaptırımlardan azade tutulması yönündedir. Bu husus, mağduriyetlerin
yaşanmaması bakımından ve hakkaniyet açısından ziyadesiyle elzemdir. Her kanun
değişikliğinde özlemle beklediğimiz muştulu haberlerin başında, şüphesiz suç
ile yaptırım arasındaki adalet dengesinin gözetilmesi gelmektedir. Bu
doğrultuda, TCK‟nın 2/1 maddesinde de, “Kanunun açıkça suç saymadığı
bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda
yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik
tedbirine hükmolunamaz.” şeklinde belirtildiği üzere suç ve cezaların ancak
kanunla öngörülebileceği kabul edildiğinden, Yeni Gümrük Kanunu’nda ve/veya Kanun değişikliklerinde
bu özlemlerimizin hayata geçirilmesini umut ediyoruz. Zira umut, uyanık
insanların rüyasıdır...
Kaynakça:
1.
Gümrük Kanunu Ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun - 7190 (07.11.2019 T. 30941
S. R.G.)
2.
4458 Sayılı Gümrük
Kanunun Gerekçesi
3.
Gümrük
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Gerekçesi (TBMM Grup
Başkanlığı 23.09.2019 / 77)
4.
Gümrük Genel
Tebliği (Tahsilat İşlemleri) (Seri No: 2) (21.01.2014 t. 28889 s. R.G.)
5.
İstanbul
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünün 22.06.2017 tarihli ve 26035197 sayılı
yazısı (Gümrük Kanunu 236. Maddesi hk.).
6.
Türk Ceza
Kanunu- 5237 (12.10.2004 t. 25611 s. R.G.)